Aynadaki Kutup Ayısı

Doğduğumuz anda bir yolculuğa başlıyoruz. Bu yolculuğun dümeni ya da yuları kendimizi bilene kadar ebeveynlerimizin elinde oluyor. Ergenlik ile beraber yetişkinliğe adım attığımızda yaşam yolculuğumuzda dümene kendimiz geçiyoruz.

Artık gemimizin kaptanı biziz. Ya da yular kendi elimizde.

Zorlu yaşam yolculuğuna bazen fırtınalı denizlerde bazen kızgın çöllerde devam ediyoruz. Ben çölden devam edeyim.
Çiçeklerin açtığı, kelebeklerin uçtuğu, çocukların şen şakrak oynadığı bir yolculuğa denk gelmiyor muyuz hiç ?
Bilmem, denk geliyor muyuz?

Belli bir yaşa erişenlere “hayatında ne yaptın?” diye sorduğumuzda vereceği cevap “koşturdum” olur. Herkes için böyledir. Sürekli bir koşturmaca sürekli bir mücadele içerisinde oluruz. Yaşamın daha zorlayıcı taraflarından kaçınmak için kendimizi zorlarız. İleride olması muhtemel kötü şartlardan korunmak için sürekli bir koşturmaca içerisinde olup, şimdiki andan feragat edip gelecekteki anı güzelleştirmeye çalışırız. Zamanı etkin kullanma hünerinden yoksun bir şekilde önce elimizdeki anı düzeltmeyi düşünmeden ilerisini hesaplıyoruz.

Bazen de içinde bulunulan anı öyle hoyratça harcarız ki sonuçlarla yüzleştiğimizde kendimize koyacağımız sıfat “bahtsız bedevi” olur.
Madem yaşam yolculuğumuzu kızgın bir çölde yol almaya benzettik, çöldeki yolculuğumuza başlamadan önce yanımıza gerekli olanları aldık mı, çölün kavurucu sıcaklığına karşı ne gibi önlemlerimiz oldu, bu uzun yolculukta yanımıza yeterince yiyecek ve su aldık mı? Plan ve program yaptık mı , hayatımız bir plan içerisinde mi gidiyor yoksa saldım çayıra mevlam kayıra mı?

Belki de işimizi şansa bırakıp, bir vahaya denk geliriz ya da yenilecek bir meyve buluruz belki mi dedik ?
Ya da çölün ortasında bizi bekleyen bir kutup ayısı mı var?

Üniversitelerde hocaların taktığı bolca öğrenci bulabiliriz. Bir kaç dersten kalmışlardır ve kaldıkları bir dersi sorduğumuzda “o hoca bana taktı” der, başka bir geçemediği dersini sorduğumuzda ” o hoca herkese uyuz” der, başka bir dersini sorduğumuzda “o hoca zaten herkese takmış kimseyi geçirmiyor” der. Bir de şanssızlık hikayeleri vardır. “İki puan daha alsam geçiyordum, o soruyu yapsam geçiyordum, o soruyu değiştirmesem geçiyordum” gibi. Muhabbet bitmeye yakın durumu özetleyen cümleleri hep “ben bahtsız bedeviyim” olur. Kutup ayısı da kendisine göre onu dersten bırakan hocası ya da hocalarıdır. Bu kişiler derslerine çalışmayarak yanlarına sularını, yiyeceklerini almadan yola koyulan kişilerdir.

Gerçekten kutup ayısı kim?

Üzerimize düşen görevleri ve sorumlulukları göz ardı ederek, yapmamız gerekenleri yapmayıp sonuçlarla yüzleştiğimizde kendimize koyacağımız şanssızlık sıfatları kısa vadeli psikolojimizi koruyabilir belki de sonucun vahametini bir nebze azaltabilir. Ama sonuç her zaman karşımızda duracak ve her daim kendini hatırlatacaktır. Kendimizi inandırmaya çalıştığımız “bahtsız bedevilik” hikayemiz devam ettiği sürece kelebeklerin uçtuğu, çiçeklerin açtığı yerlere ulaşmayacaktır yaşam yolculuğumuz.

Yapmamız gerekenleri yapmayıp, işimizi şansa bıraktığımızda kızgın çöldeki yolculuğumuza başlarken yanımıza suyumuzu, erzağımızı almadan başlamış gibi oluyoruz. Yanımıza kendimizi koruyacak bir şeyler almadan çıktığımız için de ilk problemli durumda olayı kutup ayısıyla karşılaşmak gibi algılıyoruz.

Bir şeyler için emek harcamamız gerektiğinde bazen de kendini gerçekleştiren kehanetlerimiz oluyor. “Zaten yapamam” , “çalışsam da olmayacak biliyorum, zaten ne zaman oldu ki” gibi cümleler kurarak “bahtsız bedevi” olmayı baştan kabulleniyoruz. Üniversite sınavı, tyt, lgs, kpss ya da ales’e hazırlanan öğrenciler arasında yarışa başlamadan pes eden bir çok “bahtsız bedevi”ye rastlarız. Çabalasak da boşa gideceğini düşünüp çabalamaktan başlangıçta vazgeçiyoruz ve sonuçta gerçekten de olmasını istemediğimiz sonuç ile  karşılaşıyoruz.  Bahtsız bedevi olup kutup ayılarımızı kendimiz yaratıyoruz.
Kendimizin kutup ayısı olup kendimizi bahtsız bedevileştiriyoruz.

Lgs’ye hazırlanmak, tyt’ye hazırlanmak,kpss’ye hazırlanmak, sınavlara hazırlanmak, bitmeyen sınavlar arasında koşturmaktır öğrenci olmak. Kpss biter arkasından akademik kariyer için ales’e hazırlanmak başlar. Ösym sınavlarına çalışmak, yaşamımızın belki de yarısına etki eden bir durumken bu sınavlarda başarılı olmanın ön koşulu sorumlulukların bilincinde olmak, zamanı verimli kullanmak, ders programı yapmak ve planlı çalışmaktır.