Üstün Zeka Başarısızlığı

Beyin, zeka yada sinir sistemi ile alakalı görsellerin, videoların genelinde vücudumuzda gezen elektrik akımına benzer bir görüntüyle karşılaşırız. Bu elektrik akımı dışarıdan gelen bilgileri vücudumuzun gerekli organlarına taşır. Vücudumuzda gerçekten de elektrik akımına benzer bir akım vardır. Bazı sinirsel hastalıklarda insanın durduk yere elektrik çarpma hissini yaşaması bunun en büyük kanıtı olabilir. Yüksek zekaya sahip bireylerin beyinleri tıbbi cihazlarla incelendiğinde beyinlerinde oluşan tepkime, sinirlerin uyarılması, beyinde gerçekleşen nöron faaliyeti yani videolarda gördüğümüz o elektrik akımının daha fazla alana yayıldığı, beyinde daha fazla alanda bir elektriksel akım olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Üstün zeka belirtilerinden olan ve beyinde oluşan bu yüksek akım ya da yüksek uyarılma derecesi aynı anda beynin daha fazla bölgesini, farklı görevleri üstlenmiş farklı yapılarını harekete geçirebilir. Beyin içerisinde normal zekaya sahip bireylere kıyasla daha fazla enerji vardır ve bu enerji akımı bazen kontrolü güçleştirir.

Enerjinin arttıkça kontrol edilememesini basit bir deneyle görebiliriz. Elimize bir yay parçası aldığımızda yayı ne kadar altından ve üstünden bastırırsak yay içerisinde o derece sıçrama enerjisi birikecek ve serbest bıraktığımızda içerisindeki sıçramaya yönelik enerji kontrol etmeyi o derece zorlaştıracaktır. Ancak yayı çok az bir kuvvetle altından ve üstünden sıkıştırdığımızda içerisinde enerji birikimi artmayacak ve yayı serbest bıraktığımızda tekrar onu yakalamak, tutmak ya da kontrol etmek o derece kolaylaşacaktır.

Var olan enerjinin kontrolü güçleştikçe bünyenin kendisine hakim olma derecesi o derece azalır. Bu durumu hiperaktif ya da dürtü bozukluğu olan çocuklarda da görebiliriz. Çocuk içindeki enerjiye , dürtüselliğine hakim olamaz ve ne evde annesi ne de okulda öğretmeni bu öğrenciyle baş edebilir. Burada ebeveynler telaşa düşer ve üstün zekalı çocuğa nasıl davranılmalı, üstün zekalı çocukların eğitimi gibi soruların cevaplarını ararlar. Bazı ebeveynlerde çocuklarının başarılı olmasının ön koşulu olarak zeki olmaları gerektiğine inanırlar ve zeka testleri yaptırarak çocuklarından yüksek zeka sonuçları almak isterler.

Üstün zeka nedir sorusunun cevabı IQ testlerinden 120 puan üzeri almaktır. Ebeveynler çocuklarından mükemmelliyetçi bakış açısıyla çok daha yüksek puanlar beklerler ve bu sonucu göremediklerinde üzülürler. Ancak zeka her zaman başarı getirmeyecektir. Üstün zeka kendi içerisinde riskler de barındırmaktadır.

Başarılı olmak için üstün zeka şart mıdır, zeka ve başarı ilişkisi nedir, üstün zekalı çocukların yaşadıkları problemler nelerdir?

Yüksek zekalı bireylerin, beyinlerindeki hakim olamadıkları enerji, dikkatlerin sürekli farklı alanlara kaymasına, sürekli yeni ilgi alanlarının oluşmasına, kafalarını her yöne çevirmelerine sebep olur. Tek bir alanda karar kılınamaz, yaşam tek yönde ilerlemez ve sonuç olarak bir alanda uzmanlaşmak yerine birçok alanda bilgi ve fikir sahibi olan bir birey ortaya çıkar.

Orta düzeyde zekaya sahip bireyler kendilerine başarabileceklerine inandıkları ya da hoşlarına giden bir alanı seçip o alanda ilerleyip uzmanlaşırken, yüksek zekalı birey farklı alanlarda denemelere girişir, bu denemeler beraberinde risklere girmeye sebep olur. Yüksek zekalı bireylerin risk alma dereceleri genelde diğer insanlara göre daha fazladır. Çok fazla olasılığı aynı anda görebilmeleri, belki de bilinç altlarında yatan zekalarına güvenme hissi onları daha fazla risk almaya iter. Aldıkları riskin mantık boyutlarını dinlediğinizde gerçekten çoğu insana mantıklı gelecek bir yolu seçmiş ve riski almıştır ancak dışarıda hesap edilemeyen çok daha farklı olasılıklar gün yüzüne çıktığında yüksek zekalı bireyin aldığı riskin sonucu hüsran olur. Bu arada orta düzey zekalı birey seçtiği yolda stabil bir şekilde ilerler, mevcut konumunu yükseltir ve düzenli bir kariyer örüntüsü çizer.

Zeka testlerinden çok yüksek puanlar alıp, 2 yaşında okumayı öğrenen, daha okula başlamadan bir kaç dil bilen, lise çağında dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitime başlayıp, makaleler yayınlama kabiliyetindeki, dahi öğrencilerin beden işçisi olarak hayatlarını devam ettirdiği öykülere bolca rastlarız. Hatta var olan potansiyellerini gerçekleştirememenin verdiği depresyon ile intihara teşebbüs edenler bile vardır. Bunlardan biri James Sidis’tir. İki yaşında okumayı öğrenip 5 yaşında anatomi üzerine yazı yazan, 6 yaşındayken 5 dil bilen ve 11 yaşında Harvard’a giden parlak bir öğrenci James Sidis.

Harvard’da okurken, daha lise çağlarındayken matematik üzerine yaptığı konuşmalar basında yer alan Sidis, yetişkin çağlarında ortadan kayboluyor, kendisinden övgüyle bahseden basının hışmına uğruyor ve kol gücüyle para kazanıp hayatını devam ettirmeye çalışan biri haline geliyor. Basın tarafından yapılan linç, kendisinde duygusal çöküntüler yaratıyor belki de bu çöküntü ile gelen bir beyin kanaması geçiriyor ve hayata veda ediyor.

Üstün zekalı çocukların yaşadığı diğer büyük bir problemde toplumsal hayata karışmaktır. Üstün zekalı bireyler, toplumla rahat bir şekilde bağdaşamazlar, toplum ve kendileri arasında yakın bir bağ kurmakta zorlanırlar. Bu konuyu üstün zeka yalnızlığı yazımda daha detaylı bir şekilde inceledim. Linke tıklayarak üstün zekalı çocuklar ve toplum arasındaki problemlere yönelik daha geniş bir bakış açısı kazanabilirsiniz.

Peki ama bukalemun ?
Yüksek zeka belirtisi olarak bazı araştırmacılar çevreye uyum sağlama kapasitesini kabul etmişler, birey yeni bir çevreye ne derecede ve ne hızda uyum sağlıyorsa o derece zekidir demişlerdir. Üstün zekalı bireylerin, çok fazla alana ilgi duyması, dikkatlerinin çok daha fazla yöne çevrilebilmesi, aynı anda farklı ve daha fazla olasılığı görebilmeleri, bindiği dalın rengini alarak bulunduğu çevreye çabucak uyum sağlamaları ve iki gözünü de farklı yönlere çevirebilme özellikleri ile kime benzesin ?