Dini İnanç Psikolojik Sağlığı Arttırıyor

Psikoloji biliminin öncülerinden Abraham Maslow, sağlıklı bir insanın gidermesi gereken yedi temel ihtiyaçtan bahsetmiştir. Her insanda bulunan bu ihtiyaçlar aşamalı bir şekilde ilerler ve alt basamaktaki ihtiyaç giderilmeden üst basamaktaki ihtiyaç giderilemez. Dinin inançlar ile psikolojik sağlık ya da ruh sağlığı arasındaki ilişkiye bakıldığında Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramındaki basamakları atlamada dini inançlar büyük katkı sağlıyor.

Fizyolojik ihtiyaçlar , yeme ve içme gibi temel yaşamsal ihtiyaçları kapsar ve insanlarda bu ihtiyacı gidermeye yönelik bir kaygı da vardır. Dini inançlar da yaratıcının yarattıklarının yemesinden, onların karnının doyurulmasından sorumlu olduğuna inanılır. Uçan kuşun ekmeğini, yerde gezen karıncanın yemeğini veren benim rızkımı da verir inancı vardır. Bu inanç insanların ilk ihtiyaç basamağını geçmelerine yardımcı olur.

Güvenlik ihtiyacı, barınma ve kendini tehlikelerden uzak tutma ihtiyacını içerir. İnanan insanlar, yaratıcılarının kendilerini koruyacağına inanır ve yaratıcının koruyuculuğunu kazanmak için ona dua ederler. Yada dinsel törenler ile inandıkları yaratıcıya şükranları sunar ve böylece sihirli bir el tarafından korunduklarına inanır ve bu ihtiyaçlarını tinsel bir şekilde giderirler.

Ait olma  sevme ve sevilme ihtiyacı, bireyin kendini bir yerlere ait hissetmesi ve ait olduğunu hissettiği yer tarafından kabul edilmesi ihtiyacıdır. İlkel toplumlardan günümüze kadar insanlar, kişisel, sosyal ve ekonomik sorunlarını ait olduklarına inandıkları bir yaratıcıya iletmiş ve o yaratıcıdan şefkat beklemişlerdir. Yağmur duasına çıkan ilkel bir kabilenin inandıkları yaratıcı için kurbanlar kesmesi, yaratıcıya sevgilerini kendileri için değerli bir şeyi yok ederek göstermeleri aynı sevgiyi yaratıcıdan yağmur yağdırmasıyla beklemeleri buna örnektir. Sorunlarını ait oldukları yere iletip birtakım ritüellerle sevgilerini ispatlayan insanoğlu aynı sevgi gösterisini yaratıcının problemlerini çözerek göstermelerini beklemişler ve ait olmanın yanında sevme ve sevilme ihtiyaçlarını gidermede dini inançları bu şekilde katkı sağlamıştır.

Saygı ve saygınlık ihtiyacı, bireyin toplum tarafından takdir edilmesi, kendisine saygı duyulmasını beklemesi anlamındadır. Bireyin bulunduğu toplum tarafından kabul edilmesi için, birey ve toplumun ortak paydalarda birleşmesi gerekir. Toplumla ortak paydada birleşecek olguların başında da toplum tarafından benimsenen din ve inanç gelir. Bireyler toplumla bağdaşmak ve toplumun kendilerini kabul etmesi için toplumca benimsenen inancı benimser ve bu şekilde saygınlık ihtiyacını gidermeye katkı sağlar.

Bilme ve anlama ihtiyacı da diğer ihtiyaçlar gibi evrensel nitelikler taşır. Birey doğduğu an çevresini anlamaya çalışır, merak eder, geçmişi ve geleceği. kendisine ne olacağını  bilmek ister. İnançlar bu noktada kişinin merakını gidermeye yönelik ip uçları sunar. Nereden geldiğini ve nereye gideceğini merak eden insana doğru yada yanlış farketmeksizin bulunduğu toplumun inancı bir takım bilgiler sunar ve birey bilme ve anlama ihtiyacını gidermede dini inancından faydalanır. İslam dininde ki ”ondan geldik ona gideceğiz” yada cennet ve cehennem inancı buna bir örnektir.

Estetik ihtiyacı zevk alma, sanatı anlama ve kişinin kendi yaratıcılığını kullanması ihtiyaçlarını içerir. Doğayı yaratıcının bir sanat eseri olarak görme ve bu eserden zevk alabilme, kendi ürünlerinde doğadaki bu sanatı kullanabilme insana hem kendi yaratıcılığını yaşatacak hemde doğaya yönelik sanatsal zevk alma ihtiyaçlarını gidermesine katkı sağlayacaktır.

Kendini gerçekleştirme ihtiyacı psikolojik sağlığa ulaşmada son basamaktır ve bu basamağı başarılı bir şekilde giderebilen birey psikolojik olarak sağlıklı birey olacaktır. Kendini gerçekleştirme ihtiyacında birey doğuştan getirdiğine inandığı özelliklerini kullanıp kullanamadığına bakar ve buna göre ihtiyacını giderip gideremediğine karar verir. Dünyaya bir kul olarak geldiğine inanan ve dünyada yapması gereken kulluk vazifeleri olduğuna inanan birey, bu görevleri yerine getirdiğinde doğuştan getirdiği özelliklerini icra edebildiğine inanır ve bu ihtiyacını giderdiğini hisseder. Kulluk vazifesini yerine getirdiğine inandığında kendinde bir dinginlik hisseder ve doğuştan getirdiği görevini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşar. Kendini gerçekleştiren insan, iç huzura sahiptir ve dinginlik yaşar, topluma olumlu bakar, başkalarıyla iyi geçinebilir, kendisine ve başkalarına yönelik tutumları içten ve sevecendir ve toplumda uzlaştırıcı bir kişiliğe sahiptir.

Maslow’un yedi ihtiyaç basamağına baktığımızda dini inançların her bir basamakta az ya da çok bir şekilde etkili olduğunu görebiliriz. Ve Maslow’a göre bu ihtiyaçların ne oranda giderildiği psikolojik sağlımızı belirler.