Otizm Belirtileri Otizm Nedir Otizm Nasıl Anlaşılır

Otizm belirtileri, göz kontağı kuramama, tekrar eden döngüsel hareketlerde bulunma, dönen cisimlere yönelik yoğun ilgi ve duygusal olarak çevreye ilgisizliktir. Otizm belirtilerinden bazıları toplumsal yaşama yansır ve otizmli çocuk insanlar ile iletişime geçmez, sosyal ilişki başlatamaz.

Otizm belirtileri arasında, otizmli çocuğun bulunduğu ortamdaki diğer insanlara kayıtsızlığı da dikkat çeken bir unsurdur. Otizmli çocuk, çevresindeki insanların varlığı ya da yokluğu ile ilgilenmez. Yapılan bir deneyde, otizmli çocukların bir ortamdan ayrılırken vedalaşma davranışlarını göstermediği ve tanıdığı birileriyle karşılaştıklarında selam verme davranışları olan göz kontağı kurma, mimik hareketleri ya da sözle iletişime geçme davranışlarını göstermedikleri tespit edilmiştir.

Çocuğumun Otizmli olduğunu nasıl anlarım

Otizm, çocuk daha 30 aylık olmadan kendini bazı bulgularla gösterebilir. Çocuğun 20 aylık olduğu zamanlarda taklit yeteneğinin azlığı ve başkalarına karşı ilgisiz olması otizm belirtileri sayılabilir. Anneler otizmli çocukları kucaklarına aldıklarında çocuk anneye sarılmaz ya da anne otizmli çocuğu emzirirken çocuk anne ile göz teması kurmaz. Ebeveynler bazı davranışlardan şüphelenerek, otizmi nasıl anlarız, otizm ne zaman ortaya çıkar, çocuğumun otizm olduğunu nasıl anlarım gibi sorulara cevap ararlar. Dikkat edilecek en erken otizm belirtisi, emzirme sırasında çocuğun anne ile göz teması kurmamasıdır.

Otizmli çocukta taklit yeteneği düşüktür. Taklit yeteneğinin düşük olması otizmli çocukların anne ve babalarının çıkardığı sesleri taklit ederek konuşmayı öğrenmesini de geciktiren unsurdur. Otizmli çocuğun konuşması genelde birbirini tekrar eden kelimeler dizini şeklindedir. Ekolali, yani bir sözcüğün sürekli tekrar edilme durumu otizmli çocukların çoğunda görülür.

Otizm belirtileri arasında, çocuğun kendisine yönelik döngüsel davranışları da vardır. Etrafında dönme, uzun bir süre boyunca oturduğu yerde sallanma davranışları görülür. Otizmli çocuğun kendine yönelik döngüsel davranışları arasında kendisine zarar verebilecek durumlar da vardır, mesela sürekli başına vurması gibi.

Otizmli çocuklar bazen bir nesneye bağlılık yaşarlar. Bağlandıkları nesne bir oyuncak, bir alet ya da kendisinden büyük denebilecek bir nesne olabilir ve bu nesneyi sürekli yanlarında bulundurmak isterler. Otizmli çocuğun elinden bağlandığı bu nesne alındığında öfke nöbetleri ya da ağlama krizleri görünür ve çocuğa bağlandığı nesne tekrar verilene kadar bu nöbet geçmez.

Otizm Nedenleri

Otizmin nedeni tam olarak saptanamamış olsa da genel kabul gören birkaç görüş vardır. Bu görüşler;

Sinirsel sistemdeki bozulmaların otizm nedeni olduğu, otizmli bireyin kardeşlerinin de otizm riski taşıması ihtimalinin diğer bireylere göre daha yüksek çıkmış olması genetik aktarımın otizme neden olabileceğini düşündürmektedir. Doğuştan gelen bazı sinirsel yapı bozuklukları da otizm nedeni olmaktadır. Glutamat isimli nörotrasmitterin erken gelişim evrelerinde yanlış sinirsel bağlamalara sebep olabileceği düşünülmektedir.

Radyasyon ve kimyasallara maruz kalma, beynin yapısını ve hücre yenilenmesini bozarak sinirsel sistemde aksamalara yol açtığı için otizm sebebi olarak görülmektedir. Ayrıca kimyasal maddelere maruz kalmanın çocuklarda ne gibi problemler yol açtığı, hangi cinsel sorunlar oluşturduğuna yönelik  Oyuncaklar ve Biberonlar Otizm Sebebi yazımı okuyabilirsiniz.

Otizm Tedavisi Var mı? Otizm Tedavisi Nasıl Olur

Otizm tedavisi başlangıçta ilaçlar ile bazı davranışları yatıştırmaya yönelikti. Mesela saldırgan davranışlar sergileyen otizmli çocuğa yatıştırıcı etki yaratacak ilaçlar veriliyordu. Ancak ilaç tedavisi otizmli çocuğu tedavi etmek yerine onu bastırmaya çalışan bir yöntemdi. İlacın etkisi geçtiğinde davranışlar kendini tekrar gösteriyordu.
Davranışçı tedavi ya da davranışçı terapi ekolüne göre geliştirilen tedavi yöntemleri ilaç ile tedaviye göre daha kalıcı pozitif sonuçlar elde etmeye yaradı. Ancak bu tedavi uzun süren, yılları alan ve ebeveynlerin mutlaka uymaları gereken bir sözleşmeye bağlıydı.

Davranışçı terapi ile, otizmli çocuk kendi evinde günlük yaşantısında tedavi edilmeye çalışıldı. Ebeveynlere yapılması gerekenler anlatıldı, hangi davranışları ödüllendirmeleri gerektiği, hangi davranışları cezalandırmaları gerektiği ve bu tepkileri ısrarlı bir şekilde sürdürmeleri öğretildi. Bazı vakalarda çok iyi sonuçlar alınmasına karşılık, otizmli bireylerin öğrendikleri bir durumu benzer durumlara aktaramama durumları tedaviyi çok uzun soluklu olması gereken bir sürece mecbur bıraktı. Yine de davranışçı tedavinin otizmli çocukların yaşam kalitelerini önemsenecek derecede arttırdığı inkar edilemez bir gerçekti.