Toplumsal Ahlak Seviyemiz

İnsanlarda ahlakın nasıl geliştiğine dair en çok kabul gören kuram, Freud ahlak gelişim kuramı ve Kolhberg ahlak gelişim kuramıdır. Öncelikle Kolhberg ahlak gelişim kuramının savlarına bakalım.
Kolhberg’e göre ahlak gelişimi 3 temel evrede gerçekleşir. Her evrenin de birbirini takip eden 2 alt gelişim evresi vardır. Kısaca bahsetmek gerekirse;
     Gelenek Öncesi Düzey: Burada birey topluma yeni yeni karışıyor henüz 4 yaşlarındadır ve 9 yaşına kadar sürecek ahlaki eğilim dönemindedir. Tamamen bencil bir bakış açısı ahlaki yargılarını yönetiyor. İki alt dönemi var;
1) İtaat Etme ve Cezadan Kaçma Dönemi: Çocuk ceza aldığı davranışları yapmaz. Kendisine ceza veren kişi ortamda yoksa her türlü davranışta bulunabilir. Çocuğun davranışlarını o an ortamda ceza verenin varlığı yada yokluğu belirler.
2) Araçsal İlişkiler Saf Çıkarcılık: Çocuk uzun vadede kar edebileceği bir durum sezerse kısa vadede bedel öder. Eğer göreceği fayda cezadan yüksekse suç işlemekten kaçınmaz. Ahlaki eğilimi tamemen göreceği ceza ile faydanın tartılmasına bağlıdır, fayda çoksa suçu işler.
 

  Geleneksel Düzey: Çocuğun bencil davranışları yerini topluma yönelik davranışlara bırakmıştır. 10 aşından 15 yaşına kadar sürecek bu evrede toplum ne düşünür kaygısı vardır.
3) İyi Çocuk Olma Eğilimi: Çocuk bulunduğu toplum tarafından kabul edilmek, takdir edilmek ister. Ayıplanmamak, başkalarının onayı almak için onların kurallarına uyar.

Konu toplumsal ahlak seviyemiz olduğu için Kolhberg’in kuramının devamını anlatmama gerek yok. Kolhberg’in kuramında 4. basamak olarak kanun ve düzene uymak ve devamında 15 üstü yaşlarda oluşan evre Geleneksel Ötesi Ahlak seviyesi vardır. Geleneksel Ötesi seviyede birey tüm insanlık için endişelenir, insanlık yararına olmayan kurallar sorgulanır ve gerekirse bu kuralların değişmesi için savaş verilir. Evrensel etik kurallar burada baskındır. Ancak konu toplumsal ahlak seviyemiz olduğu için buralara girmeye gerek görmüyorum.

Hastane acilinde sıra bekliyordum. Kapıya ambulans geldi sedyeden her tarafı kan içinde genç olduğunu düşündüğüm biri geliyordu. Yakınları sedyenin yanında endişe ile geliyor, doktorlar hemen yaralının olduğu odaya koşuyor. Ciddi bir durum olduğu belli ve birkaç dakika sonra maalesef ölüm haberi geliyor. Vefat eden gencin annesi ya da teyzesi olduğunu düşündüğüm kadından beni şok edecek cümleyi duyuyorum.

” Cenazeyi alıp gidelim hemen köydekiler laf etmesin”
“Köydekiler laf etmesin”

Bir genç yaşamını yitirmiş ve tahminimce en az ikinci dereceden akraba birinin o ölüm anında düşündüğü tek şey cenazeyi alıp köyüne hemen götürmek çevresindekilerinin “laf etmemesi”. Toplumumuzda cenazenin vakit kaybetmeden gömülmesi genel kabul görmüş bir norm ancak bir insanın öyle vahim bir anda başkalarının ne düşündüğünü dikkate alması, onlar tarafından olumlu karşılanmak için bir yakının ölüm haberini aldığı anda bile bunları hesaplaması ahlak seviyesi olarak ileri gidemediğimizi, onlu yaşlarda bir çocuğun ahlak seviyesinde kaldığımızı gösteriyor.

Bir gün baya ağaçlı bir park alanında otururken arkadaşım sordu “geceleri çimlere basarak yürüyorum ama gündüz vakitleri etrafta birileri olduğunda çimlere basmamaya çalışıyorum bunun psikolojik açıklaması nedir?”. Bunun cevabı Kolhberg’in ahlak gelişiminde geleneksel düzey evresinin alt basamağı olan “İyi Çocuk Olma” basamağında takılıp kalmak ve daha üst düzey ahlaki seviyelere çıkamamaktı. Bir davranışta bulunurken etrafta birileri var mı yok mu, etrafta beni görenler nasıl düşünür diyerek o davranışın ahlaklı mı ahlaksız mı olduğuna karar veriyorsak biz 10 yaşlarının ahlaki seviyesinde kalmış ve ileri gidememiş insanlarız demektir.

Bir tanıdığım ablasının yengesi ile yaşadığı problemden bahsediyor. Kendileri köyde yaşıyor ablası dershaneye gitmek için şehir merkezinde yaşayan abisinde kalmaya gidiyor. Problemler burada başlıyor. Arkadaşım ablasının, abisinin eşi tarafından resmen zulme maruz bırakıldığını, aşağılamalar, hakaretler ve neredeyse şiddete varan davranışların uzun süre devam ettiğini söylüyor. Arkadaşım, ablasının babasını arayıp “beni alın buradan ben dayanamıyorum” dediğini ancak babasının ” Sen orada kal el alem ne der abin eşine laf geçiremiyor mu desinler gelinleriyle anlaşamıyorlar mı desinler” diye karşılık verdiğini söylüyor. Bir babanın, kızının yaşadığı sorunlar umurunda değil, kızın her gün ağladığını söylüyor arkadaşım ama millet “laf söz etmesin” diye o zulmü yaşamaya devam ediyor.

Yaşının gerektirdiği zekayı gösteremeyenlere düşük zekalı ya da zihinsel engelli denir. Belli bir yaşa gelip de hala “o ne der, bu ne der” , “böyle yapsam beni onaylarlar böyle yaparsam beni onaylamazlar” şeklinde sadece onaylanma üzerine kurulu 10 yaşlarındaki çocukların ahlak seviyesi olan “İyi Çocuk Olma” evresinde kalmış insanlara da ahlak engelli ya da kısaca ahlaksız denmesi gerekmez mi?

Peki toplum olarak bir davranışta bulunurken ileri ahlak seviyeleri olan tüm insanlığın faydası adalet, eşitlik, doğaya saygı, diğer canlılara saygıyı mı dikkate alıyoruz yoksa başkaları ne der düşüncesiyle mi hareket ediyoruz?