Vergisel DNA Sarmalımız
Tarih, metrekareye bilmem kaç mermi düştüğünü yazarken aynı günlerde sarayda 17 yaşındaki çocukla yapılan düğünü de resmediyordu.
Ticaret yollarının gelirleri ve savaş ganimetleri, sarayda 100 üzeri çocukla rekorlar kıran şahsiyetin cariyelerine ipekten şal olurken ağıtlar yanıyordu Anadolu’da ‘’Burası Huş’tur yolu yokuştur, giden gelmiyor acep ne iştir!”
Askerden yeni dönmüştü Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın oğlu Ahmet. Çocukken birlikte dağda bayırda gezdiği, askerlikten muaf Ermeni asıllı çocuk Dartanyan’ın açtığı atölyeye işçi olmak için geldiğinde ne de çabuk geçmemişti askerde 10 yıl.
Avrupa’dan yeni ordu sistemi kurmak için alınan borç para saraylarda savrulurken, Adana bölgesinde pamuk üretimi yapan Avşar boyları konar göçer diye vergi alamayanlar küçük bir orduyu gönderiyordu Kozan’a. Yerleşik hayata geçin biz de sizden istediğimiz zaman gelip haracımızı alalım soslu ferman Yusuf Derviş Paşanın elindeyken, Yörük Dadaloğlu haykırıyordu “Ferman hükümetin dağlar bizimdir!”
Hicaz bölgesi alındıktan sonra araplara “hilafet” kabul ettirilebilsin diye bölgeden bilmem kaç kese altınla getirtilen, el ile Kur’an yazarak geçimini sağlayan ulema fetvayı veriyordu “Matbaa şeytan icadıdır.” Avrupa buharlı motorları keşfederken deve sidiğinin faydalarını tartışmak payitahtta ne de matahtı!
Sınırsız lüks ve şatafata İstanbul’da Lale Devri denmişken, itilaf devletlerinden alınan borçlarla yapılan, altından sütunlara sahip Dolmabahçe sarayının masrafı için Anadolu’ya ne gibi haraçlar kesmesi gerekti bir ailenin?
Şehzadeleriyle sarayda taht oyunları oynarken Sırp, Rum, Germen cariyeler, Roksalan’ın(Hürrem Sultan) oğlu 2. Selim, Raşel’in oğlu 3. Murat(Nurbanu Sultan), Eva’nın(Muazzez Sultan) oğlu 2. Mustafa diye uzayıp gidiyordu şecere. Halime Hatun(Osman Gazinin annesi) ile Malhun Hatun(Orhan Gazinin annesi) haricinde 34 padişahın annesinin Türk olmadığı bir saraya Anadolu Türklerinin haraç vermekten başka çaresi var mıydı?
Tepemizde keşif uçakları gezerken 1914’te, süngüsüyle taarruza geçebilmek için çarığına yaprak doldurup taş batmasını engellemeye çalışan Mehmetçik ne kadar evladıysa Osmanlının bizler de o kadar torunduk.
Her milletin tarihiyle, kültürüyle, diliyle, yaşantısıyla nesillere doğuştan aktardığı ortak bir bilinçaltı ve kolektif bilinçdışı vardır diyor Gustav Jung. Osmanlının torunu olup olmadığımız tartışılabilir ancak aldığımız nefes için saraylara haraç ödeyenlerin torunu olduğumuz mutlak gerçeklik.